• Yapılan araştırmalara göre, insanların uyumadan hayatlarına devam
    edebileceği maksimum süre, 18 gün, 21 saat ve 40 dakika olarak ölçülmüştür.
  • İnsanların çok büyük bir çoğunluğu gözlerini kapatarak uyumaktadırlar.
  • Yetişkin bireyler, her gece uykularının yaklaşık 1,5 ile 3 saati arasında
    rüya görmektedirler.
  • Eğer yattıktan en geç 5 dakika kadar sonra uykuya dalamıyorsanız, bu durum
    uykuya ihtiyacınızın olduğunun belirtisidir.
  • Uykuya dalmanız için gerekli olan süre ideal olarak, 10 ya da 15 dakika
    civarındadır.
  • Uyuduğunuz uykunun kalitesi bir bakıma uykuya dalmanızın ne kadar zaman
    sürdüğü sorusu ile ilişkilendirilebilir.
  • Rüyalar REM uykusu esnasında gerçekleştiği gibi, uykunun bu kısmı rüyanın
    daha da detaylanmasına yardımcı olur.
  • Rüya görme süreci, kendi içinde bölümlere ayrılır; 1. ve 2. kısım rüyanın en
    yalın ve en kısa halini içerir.
  • Uyunulan derin uykular esnasında görülen rüyalar daha çok zamana
    yayılmıştır. İçerikleri herhangi bir renk ya da duygudan öte bir şey değildir.
  • Gözleri gerçek hayatta görmeyen ve hiçbir şekli ya da rengi daha önce
    görmemiş bireyler, çok güçlü derecede tat alma, koklama ve dokunma duyularına
    sahiptirler. Doğuştan kör olmayan; ancak çocuk yaşta görme duyularını yitiren
    bireyler rüyalarında bu sürede gördükleri renk ve cisimleri görebilirler.
  • Bilinmeyen nedenler ışığında, erkeklerin rüyalarında erkek görme yüzdesi,
    kadınların rüyalarında erkek görme yüzdelerinden fazladır. Bu cinsel asimetri
    kadın ve erkeğin 29 farklı tipte rüya görmesinden kaynaklanmakta olabilir.
  • Kişinin uykusunun bölünmesi ya da uykusunu tam olarak alamaması halinde,
    güne gergin başlar, çevresinde gelişen olaylara adapte olamaz ve farklı
    davranışlar sergileyebilir.
  • Yeni ebeveyn olmuş bireyler, ilk bir yıl içinde uykularının yaklaşık 400-750
    saatini feda ederler.
  • Yapılan araştırmalar göstermektedir ki, görülen rüyaların çok büyük bir
    kısmı REM uykusu sırasında, küçük bir kısmı da REM uykusu haricindeki bölümlerde
    görülmektedir.
  • REM uykusu esnasında yapılan birtakım belirleyici reflekssel hareketler ve
    göz kırpışları rüya anında olduğunuzun belirtisidir.
  • Doğumumuzdan ölümümüze kadar, hayatımızın yaklaşık dörtte birini uyuyarak
    geçiririz ve hayatımızın yaklaşık 6 yılını rüya görerek geçiririz.
  • Yapılan birtakım araştırmalar, bebeklerinin REM uykuları esnasında
    beyinlerini geliştirdiklerini kanıtlamıştır. Örneğin erken doğan bebekler,
    uykularının %75’ini REM uykusu ile geçirmektedirler.
  • Vücuttaki endokrin sistemin işleyişini düzenlemek, kan basıncını kontrol
    altında tutmak, Parkinson hastalığı gibi nörolojik hastalıkları tedavi etmek
    amacıyla alınan çeşitli ilaçlar, görülen rüyaları, bu rüyaların işleyişini ve
    içeriğini etkilemektedir.
  • Beynin hafıza bölümündeki işleyişi sağlayan kısmı, uyku anında kendini
    kısmen devre dışı bırakmaktadır. Rüya göremeyen bireyler, aynen bu şekilde
    beynin hafıza rezervini tamamıyla kapatmasından ötürü rüya görme konusunda
    problemler yaşamaktadırlar.
  • Görülen birçok rüya ertesi gün insanlar tarafından hatırlanmamaktadır. Bu
    durumun başlıca sebebi, bu rüyaların içeriğinin kayda değer ya da mantıklı
    olmaması ve bastırılmış duygular içermeleridir.
  • Halüsinasyona neden olan ilaçların görülen rüyalara yaptığı etki çok eski
    topluluklar tarafından bile bilinmekteydi. Örneğin, eski zamanlarda yaşamış olan
    bir Delphi kahini, Belladonna adlı ilacı kişileri hipnotize edebilmek ve rüya
    görmeye yönlendirebilmek amacıyla kullanmaktaydı. Yine bir başka örnek olan,
    Persliler; Hoama adlı ilaçları bu amaçlar için kullanmaktaydılar.
  • Epilepsi hastaları, hastalıkları dolayısıyla çok şiddetli ve etkili rüyalar
    görmektedirler.
  • New York Üniversitesi’nde yapılan araştırmalara göre, uyanık olma hali ve
    REM uykusunda olma hali beynin çok benzer bölgeleri tarafından yönetilmektedir.
    Aralarındaki tek keskin fark, beyinceki duyusal uyarıcıların dış dünya ile olan
    ilişkisidir.
  • Son yıllarda yapılan güncel araştırmalar, çocukların rüyalarında
    yetişkinlere nazaran daha çok hayvan görmesi ile ilgilidir. Özellikle çocukların
    hayal güçleri, köpekler, atlar, kediler, yılanlar, aslanlar, ayılar, korkutucu
    ve efsanevi yaratıklar görmek üzerine şekillenmiştir.
  • Bir Güney Asya Hindu’sunun söylemine göre; içinde bulunduğumuz ve
    yaşadığımız bu dünya aslında bir rüyadan ibarettir ve gerçek dünya aslında başka
    bir yerlerde gizlidir. En eski ve bilindik Hindulardan olan ‘ The Vedas’;
    insanların reenkarnasyona uğrayarak bu dünyaya tekrar döneceklerine, bu rüyadan
    uyandıklarında gerçek dünyaya ulaşacaklarına inanmaktadır.
  • Bir insan yılda ortalama 1450; günde ise ortalama 4 rüya görmektedir.
  • Bazı insanlar kendilerini şartlayarak ya da alıştırarak kendi doğal uyanma
    mekanizmalarını oluştururlar. Araştırmacılar bu yetiyi, kişideki
    adrenocorticotropin hormonunun salgılanmasıyla ilişkilendirmektedir. Bu hormon
    genellikle kişinin stresli olduğu durumlarından ve gerginliğinden ortaya
    çıkmakta ve kişinin aniden uykusundan uyanmasına neden olmaktadır.
  • Bir diğer araştırma konusu da; hamile bayanların gördükleri rüyaları diğer
    insanlardan daha rahat hatırlayabildiğidir. Bu durumun asıl nedeni; hamile
    bayanların hamilelikleri döneminde yaşadıkları aşırı seviyedeki hormonal
    değişimlerdir.
  • St. John’s Wort, B (B6)vitaminini üreterek; daha güçlü ve etkili rüyaların
    görülmesini sağlamıştır.
  • REM uykusu süresince, beyne giden kanın akışında artma ve hızlanma;
    dolayısıyla beyin ve vücut ısısında artma gözlemlenir. Bu durum da kadın ve
    erkeklerin cinsel organlarını uyararak rüya esnasında ereksiyon olmalarına neden
    olabilir.
  • Uyku esnasında herhangi bir yerden ya da tepeden düşme rüyaları; uykunun
    başlangıç safhasında meydana gelir. Bu rüyaların ana kaynağı; rüya esnasında
    yaşanan kas spazmlarıdır.
  • Vücut sıcaklığı ile beynin uyku ve uyanıklık bölümünü yöneten kısmı birbiri
    ile bağlantılıdır. Kanın akış mekanizması tüm vücudu etkisi altına alır ve bu
    sistem en efektif biçimde 18 ila 30 derece arasında çalışır.
  • 1856’da keşfedilmiş olan Neptün gezegeni (adını Roma deniz tanrısından
    almaktadır), rüyalar gezegeni olarak betimlenmiştir. Çünkü, tıpkı su gibi,
    rüyalar da hareketlidir ve bulutlar gibi farklı şekil ve anlamlara sahiptir.
    Bunun yanı sıra; su, bilinçaltını, bireyin duygusal karakterini ve hayal gücünü
    yansıtmaktadır.
  • Araştırmalar, kadınların erkeklerden en azından bir saat daha fazla uykuya
    ihtiyaç duyduklarını kanıtlamaktadır. Bu nedenle, kadınların normal sürelerinden
    daha az uyuduklarında, erkeklere nazaran daha gergin ve stresli oldukları
    gözlenmiştir.