Kur’an-ı Kerim’de Ramazan ayı ve orucunun anlatıldığı yerde dikketmizi çeken husulardan birisi de Ramazan’la ilgili ayetlerin nihayetinde duanın anlatılmasıdır. Burada Allah Teâlâ mü’minlere Ramazan ve orucu bildirdikten sonra şöyle seslenir:

ÙˆÙØ¥ÙØ°ÙØ§ Ø³ÙØ£ÙÙ„ÙÙƒÙ Ø¹ÙØ¨ÙادÙÙŠ عÙÙ†Ùّي ÙÙØ¥ÙÙ†Ùّي Ù‚ÙØ±Ùيبٌ Ø£ÙØ¬ÙÙŠØ¨Ù Ø¯ÙØ¹Ù’ÙˆÙØ©Ù Ø§Ù„Ø¯Ù‘ÙØ§Ø¹Ù Ø¥ÙØ°Ùا Ø¯ÙØ¹ÙانÙ

ÙÙÙ„Ù’ÙŠÙØ³Ù’ØªÙØ¬ÙيبÙوا Ù„ÙÙŠ ÙˆÙÙ„Ù’ÙŠÙØ¤Ù’Ù…ÙÙ†Ùوا بÙÙŠ Ù„ÙØ¹ÙلّÙÙ‡Ùمْ ÙŠÙØ±Ù’Ø´ÙØ¯ÙونÙ

“Kullarım Ben’i senden soracak olurlarsa, bilsinler ki Ben pek yakınım. Bana dua edenin duasına icabet ederim. Öyleyse onlar da dâvetime icabet ve Bana hakkıyla inanıp tasdik etsinler ki doğru yolda yürüyerek selâmete ersinler.” (Bakara Suresi, 2/185)

Öyleyse biz de ellerimizi açıp sürekli O’na dua etmeliyiz. Dua ederken de, himmetimizi âlî tutmalı; yakın çevremizden başlayarak inananların ve bütün insanlığın hayır ve saadetini istemeliyiz. Bu mevzudaki hadis-i şeriflerde şöyle buyurulmuştur: “Allah (azze ve celle) Ramazan’ın her gecesinde üç defa şöyle buyurur: Bir isteği için dua eden yok mu ona isteğini vereyim. Tevbe eden yok mu tevbesini kabul edeyim.” (Beyhakî)

“Allah Teâlâ, Ramazan’ın her gün ve gecesinde cehennemi hak eden bir kısım kimseleri bağışlar. Bir de ramazan’ın her gün ve gecesinde her müslümanın kabul edilecek bir duası vardır.” (Müsned-i Bezzâr)