Bütün bir sene ve hatta ömür adına güzel bir örnek olan Ramazan’da mü’minlerden beklenen şey, başta kalb, ruh ve sâir latifeler olarak maddi-manevi bütün sistem ve roganlarıyla oruç tutulmasıdır.

Eller harama uzanmaktan, ayaklar harama yürümekten, dil yalan, gıybet ve dedi-kodudan, kulaklar haramı dinlemekten, gözler harama bakmaktan, zihin haramı tahayyül etmekten ve bunun gibi bütün azalar haramlardan uzak tutularak orucun hakkı verilmeye çalışılmalıdır. Allah Rasülü ve sahabe-i kiramınki gibi hakiki bir oruç ancak bu şekilde gerçekleşecektir. Bu konudaki örnek bir hadis şöyledir:

مَنْ لَمْ يَدَعْ قَوْلَ الزُّورِ والعَمَلَ بِهِ فلَيْسَ لِلَّهِ حَاجَةٌ في أَنْ يَدَعَ طَعامَهُ وشَرَابهُ

“Kim yalan konuşmayı ve yalan-dolanla iş yapmayı terketmezse, Allah o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına kıymet vermez.” (Buhârî, Savm, 8, Ebû Dâvûd, Savm, 25)

Ramazan-ı Şerif’ten beklenen neticeyi kazanmak ve “yazıklar olsun” itabına maruz kalmamak için yapılması gereken, insanın yeme-içmeden kendisini alıkoyduğu gibi aynı zamanda diğer bütün latife ve organlarını da haramlardan ve yakışıksız şeylerden uzak tutması, beden ve ruhunu Kur’an, sohbet-i Cânân, tefekkür ve ibadetle meşgul etmesidir. Böyle bir oruç, insanı tiryakisi olduğu zararlı alışkanlık ve adetleeden de Allah’ın izniyle muhafaza edecektir.